Ana içeriğe atla

Sünnet

Sünnet, malumumuz üzere her erkeğin küçükken başından geçmiş o talihsiz olaydır. Tüm müslümanlar ve yahudiler sünnet olurlar. Bazı hristiyan toplumlarında da görülmektedir. Tarihine baktığımız da M.Ö. 2500 yıl öncesine dayanmış bir gelenek olarak görülüyor. Tevrat’ta İbrahim Peygamberin Allah ile yaptığı anlaşma kapsamında sünnet uygulamasını yaptığını biliyoruz. Birazdan bu kısımları paylaşacağım.
Sünnet maalesef ki bizim için dinin olmazsa olması gibidir. Sünnet olmayana Müslüman demezler mesela yada biri Müslüman olmak istediği zaman, ona söylenecek ilk şeyin Sünnet olması gerektiğidir.
Bilim geliştikçe sünnetti savunanlar, sünnetin sağlık açısından yararları adı altında bir sürü yalan uydurdular. Mantık çerçevesinde bakarsak Allah bizleri en güzel biçimde yarattığını (95:4) söylemesine rağmen, sağlık açısından sünnet derisini kesmemizi emretmesi, Allah’ın yaratılış sistemine aykırıdır.
Şimdi sünnet konusunu ilk olarak Tevrat’taki bölümle ele alacağız. Allah ve İbrahim arasında geçen bölüm şu şekilde;

Sünnet Antlaşma Simgesi –
1-Avram doksan dokuz yaşındayken RAB ona görünerek, “Ben Her Şeye Gücü Yeten Tanrı’yım” dedi, “Benim yolumda yürü, kusursuz ol. 2-Seninle yaptığım antlaşmayı sürdürecek, soyunu alabildiğine çoğaltacağım.” 3-Avram yüzüstü yere kapandı. Tanrı, 4-“Seninle yaptığım antlaşma şudur” dedi, “Birçok ulusun babası olacaksın. 5-Artık adın Avram değil, İbrahim olacak. Çünkü seni birçok ulusun babası yapacağım. 6-Seni çok verimli kılacağım. Soyundan uluslar doğacak, krallar çıkacak. 7-Antlaşmamı seninle ve soyunla kuşaklar boyunca, sonsuza dek sürdüreceğim. Senin, senden sonra da soyunun Tanrısı olacağım. 8-Bir yabancı olarak yaşadığın toprakları, bütün Kenan ülkesini sonsuza dek mülkünüz olmak üzere sana ve soyuna vereceğim. Onların Tanrısı olacağım.” 9-Tanrı İbrahim’e, “Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız” dedi, 10-“Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek. 11-Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak. 12-Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış köleler dahil sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu. 13-Evinizde doğan ya da satın aldığınız her çocuk kesinlikle sünnet edilecek. Bedeninizdeki bu belirti sonsuza dek sürecek antlaşmamın simgesi olacak. 14-Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir.”

KAYNAK:https://4kutsalkitap.wordpress.com/2012/11/22/tevrat-bolum-1-17-sunnet-anlasma-simgesi/

Yukarıdaki bölüm sünnetin bir antlaşma olduğunu göstermekte ve İbrahimin soyunun da bu antlaşmayı sürdürmesi gerektiğini görüyoruz. Ne var ki Kuran’da İbrahim Peygamber hakkında bu olay geçmez. Eğer sünnet, dini bir gereklilik olsaydı, tam detaylanmış olan Kuran’da bunu görmemiz gerekirdi. Namaz da sesimizi nasıl tonlamamız gerektiğini gösteren Rabbimiz, haşa Tevrat’ta verdi ama Kuran’da unuttu mu? Yada geleneklere mi bıraktı? Geleneksel zihniyetin ya da İsrailiyat inancının her şey de olduğu gibi sünnet konusunda da İslam inancına girmesi diye de düşünebiliriz.
Yeni Ahit’e bakarsak, İsa’nın Yahudi geleceği ve inancı doğrultusunda doğumundan 8 gün sonra sünnet edildiğini görüyoruz.

– Sekizinci gün, çocuğu sünnet etme zamanı gelince, O’na İsa adı verildi. Bu, O’nun anne rahmine düşmesinden önce meleğin kendisine verdiği isimdi. ( Luka 2-21 )

Bu kısmı paylaşmamdaki amaç, sünnet olmanın asla Allah katında bir anlamı yoktur. Çünkü Kuran’da böyle bir emir geçmez, ancak İslam’ın en önemli kaidesi olarak gösterilmesi, sünnet olmadan Müslüman olunamayacağı algısı çok saçma ve yersizdir.
Zalimler, kadının da sünnet edilmesi konusunda hadisler uydurmuşlardır. Günümüzde de hala bu sünnet katliamı devam etmektedir. İşte o hadis;

– Ümmü Atiyye el-Ensârî (Radiyallahu Anha) şöyle dedi: “Medine’de kadınları sünnet eden bir kadın sünnetçi vardı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o sünnetçi kadına:
– Fazla derinden kesme! Çünkü bu, kadın için daha çok tat (orgazm) almasını sağlar. Kocası içinde daha sevimlidir’ buyurdu.”Ebu Davud 5271

İşte vahşetin kanıtı, bırakın uydurdukları sağlık palavrasını, ne amaç için bu vahşeti yaptıkları belli. Erkek için. İslam dinini, kadınların erkeklere sunulan bir varlık haline dönüştürdüler.
Kaynak: http://www.sahihhadisler.com/?pid=p&id=1939

Bu yukarıdaki zalim sitenin bu uydurmayı nasıl savunduğunu linke tıklayarak okuyabilirsiniz.
Muhammed Peygamberin sünnet olduğuna dair veya sünnetli doğduğuna dair hiç bir bilgi bulunmamaktadır. Sadece boş rivayetler ve görüşler vardır. Eğer sünnet olmuş ise de bu yaşadığı yörenin geleneği ile alakalıdır. Yani Peygamberimiz sünnetli doğdu biz de sünnet olalım anlayışı tam bir şaçmalık olmuş oluyor. Örnek olarak İsa Peygamberin sünnet edilişini gösterebiliriz. Kısacası sünnet bir çocuk için tam bir vahşet ve psikolojik açıdan bir yıpranıştır. En iyisi bunu o çocuğun aklının ereceği yaşa gelince kendi karar vermesidir. Bizler bunu sorgulayacak yaşta olamadığımız için, ailemiz ve yaşadığımız toplumum kurallarını benimsemek zorunda kalıyoruz. Bir hristiyan çocuğunun doğduktan sonra vaftiz edilmesi ve 8 yaşında İsa’nın bedeni ve kanı vasıtası ile ekmek ve şarap içirilmesi, o çocuğun kararı ile değil, yaşadığı ve ailesinden gördüğü gelenek doğrultusunda bilmeden yaptığı bir uygulamadır.
Kuran’ın şu ayeti zaten insanın yaratılışındaki mükemmelliği ve eksiksizliği bizlere açıklıyor;

Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.(95:4)
Ayet, insanın bedenen mükemmel bir yaratılış olduğunu gösteriyor. Zaten Allah’ın bize vermiş olduğu Beyin, Allah’ın yaratılışı üzerine en büyük tanıktır.
Geleneksel veya kişisel olarak ne yapmak isterseniz hepsine saygı duymak gerekir. Bu konuda bir eleştiri söylemek bence anlamsız olur. Ancak geleneğini ve kurallarını din diye Allah emrediyor diye gösterirsen o zaman Allah’ın hükmüne saygısızlık yapıyorsun demektir. Ama maalesef ki gelenek ve görenekler Allah’ın sözlerinin yerini aldı. Böylece yaratılan din Allah’ın dini diye satıldı. Sünnet uygulaması Allah’ın emri ve Peygamberin sünneti diye ve sağlık için gerekli diye gösterildi. Unutmayın ki bu uygulama eğer gerekli olsaydı, tam detaylı ve eksiksiz Kuran’da da olurdu.
Aşağıdaki ayeti ben sünnet bağlamında da değerlendirilebileceğini düşünüyorum.

Onları saptıracağım, onları kuruntularla oyalayacağım, hayvanların kulaklarını yarmalarını (böylece etlerini haram etmelerini) emredeceğim, ALLAH’ın yaratışını/tasarımını değiştirmelerini emredeceğim.” Kim ALLAH yerine sapkını dost ve egemen edinirse apaçık bir kayba uğramıştır.(4:119)

Kaynak: https://wol.jw.org/tr/wol/b/r22/lp-tk/bi12/51/3#v=51:3:11
https://tr.wikipedia.org/wiki/Erkek_s%C3%BCnneti
https://incil.info/kitap/Luka/2

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ATALAR DİNİNİ İZLEMEK

Tüm insanlar, doğduğu ve büyüdüğü ailenin öğrettikleri ile o ülkenin veya bölgenin dinini, kültürünü ve yaşam tarzını benimser. Bu hemen hemen herkes için aynıdır. Bu yüzden çocukluk döneminde bize aşılanan ne ise onunla yaşarız. Sorgulama gibi bir uğraşa çoğu insan girmez. Karşı olduğu politik bir duruma cephe alarak diğer safta durmak, sorgulayıp neyin doğru veya yanlış olduğuna bakmaz. Din, tüm dünyada hemen hemen atalarımızın üzerine ne bulduysak onu öğretir ve buna sımsıkıca bağlanır. İşin püf noktası burası. Ya atalarımız doğru yol üzerinde değildiler ise?! Kuran bu konuda bizi özgür kılarak sorgulamaya teşvik eder. Şimdi aşağıdaki peygamber örneklerinden bakarak atalar dinini inceleyelim. NUH PEYGAMBER Halkın ileri gelen inkarcıları, “Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Üzerinize egeme olmak istiyor. Allah dileseydi bir melek indirirdi. İlk ATALARIMIZDAN böyle bir şey işitmedik.  (23:24) HUD PEYGAMBER Dediler ki: “ Sadece Allah’a edelim ve atalarımı

ARAPÇA ŞART MI?

  Herkese selamlar. Bu konuyu ele almamdaki sebep insanların sürekli bizlere,  ''sen arapça bilmiyorsun, sen yorum yapamazsın senin ilmin yetmez'' şeklinde yapılan eleştirilere cevap vermek istememden dolayıdır. İnşallah bunlara cevap vermeye çalışacağım.   Öncelikle Kuran bizlere Arapça öğrenmemiz veya bilmemiz zorunluluğu getirmez. Kuran Arapça indi çünkü indiği yerde konuşulan dil Arapça idi. Bu bağlamda bir kaç ayet ile Kuran'ı kimler anlayamaz ilk önce ona değinmek istiyorum. - Şüphesiz, kafirleri uyarsan da uyarmasan da onlar için hep aynıdır, iman etmezler. - Allah da onların kalplerini ve duyularını kapatmıştır. Görüşleri de bulanıktır ve onlara büyük azap vardır. (2:6-7) - Onlara, '' Allah'ın indirdiğine uyun '' dediğinde, '' Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız'' derler. Peki ya onların ataları bir şey akıl edememiş ya da doğru yol bulamamışsa? - Kafirlerin durumu, çobanın haykırışını işiten ama o