Ana içeriğe atla

ARAPÇA ŞART MI?

  Herkese selamlar. Bu konuyu ele almamdaki sebep insanların sürekli bizlere,  ''sen arapça bilmiyorsun, sen yorum yapamazsın senin ilmin yetmez'' şeklinde yapılan eleştirilere cevap vermek istememden dolayıdır. İnşallah bunlara cevap vermeye çalışacağım.
  Öncelikle Kuran bizlere Arapça öğrenmemiz veya bilmemiz zorunluluğu getirmez. Kuran Arapça indi çünkü indiği yerde konuşulan dil Arapça idi. Bu bağlamda bir kaç ayet ile Kuran'ı kimler anlayamaz ilk önce ona değinmek istiyorum.

- Şüphesiz, kafirleri uyarsan da uyarmasan da onlar için hep aynıdır, iman etmezler.
- Allah da onların kalplerini ve duyularını kapatmıştır. Görüşleri de bulanıktır ve onlara büyük azap vardır. (2:6-7)
- Onlara, '' Allah'ın indirdiğine uyun '' dediğinde, '' Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız'' derler. Peki ya onların ataları bir şey akıl edememiş ya da doğru yol bulamamışsa?
- Kafirlerin durumu, çobanın haykırışını işiten ama onu yalnız bir ses ve çağrı şeklinde algılayan sürünün durumuna benzer. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; dolayısıyla akıllarını kullanmazlar.(2:170-171)

  Ben yukarıdaki dört ayeti yazmak istedim. Çünkü Muhammed Peygamber onları kendi yöresel dili olan arapça ile uyarıyor. Buradaki nokta şu; Kuran'ı anlamak ve kendin ile Kuran arasındaki perdeyi kaldırmak senin Allah için çabanla alakalı. Dikkat ederseniz ki paylaştığım 2. surenin 170. ayetinde Muhammed Peygamber, insanları Kuran'a uymaları için bir çağrı yapıyor. Ama onlar, atalarını izleyeceklerini ve bu geleneği sürdürmek istiyorlar. Bakın bir sonraki ayet onları bu bağlamda ''sağır, dilsiz ve kör'' olarak eleştiriyor.

  Bizim bu ayetler üzerinden baktığımız zaman;
- Muhammed Peygamber insanları kendi yöresel dili olan Arapça ile uyarıyor.
- Ana dilleri Arapça olan kafirler, Arapça inmiş Kuran'ı anlayamadılar.
- Kafirler, Muhammed Peygamber'in uyarılarına kulak asmadıkları için, Allah tarafından kalpleri ve duyuları kapatılmıştır.(2:6-7)
- Gelenekçi zihniyetin Peygamber dönemi ve günümüzdeki zihniyet, Geleneksel İslam anlayışına ve Tarikatlarına ve Mezhepleri üzerine buldukları şeylere uydukları için, onların sağır, dilsiz ve kör olduklarını 2. surenin 171. ayeti bağlamında göstermektedir.

  Ben de kendimce şu eleştiriyi yapmak isterim. Sadece Kuran'ı kaynak alan kesime yapılan ''Mealciler'' eleştirisi, Kuran'ı arapça bilmeden anlayamazsını savundukları en büyük argüman. Bu bağlamda Arapça öğrenmekten daha makul bir tercih yaparak Kuran ayetlerini incelemek, bunlar hakkında kitaplar okuma, yorumları karşılaştırmak, farklı meallere bakarak Allah'ın indirdiği Kuran'ı anlayabilirsiniz. Bir çok arapça bilen alimler, dini o bildikleri arapça ile ne hale getirdiklerini biliyoruz. Sizlere Kuran öğretirler ancak Kuran neden bahseder bundan hiç bahsetmezler. Emin olun ki, eğer Kuran'ı araştırır ve sorgularsanız kesinlikle Allah sizi doğru yola sevk edecektir. Önemli olan Allah'a saf ve temiz bir kalp ile yaklaşmak. Aşağıdaki ayet yazdıklarımı destekler nitelikte;

- İşte sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat onunla, kullarımızdan uygun gördüğümüzü, kendisiyle hidayet edeceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz sen doğdoğru yola hidayet ediyorsun.

Muhammed Peygamber Kuran ile Allah'ın uygun görmesi ile hidayete kavuşuyor. Bu ayet bağlamında ve örnek olarak gösterdiği elçisinden bu ayet ile örnek almamız gerektiği kanaatindeyim.

  Bu paragrafta bizlere yapılan ''Arapça bilmiyor'' eleştirisini ben de Hadis külliyatı için yapmak isterim. Ehli sünnet zihniyetindekilere ''Sadece Kuran'' dediğinizde sayısız eleştiri alırsınız. Örnek olarak arapça. Ama kendileri nedense Hadisleri anlarken ve onları izlerken bu rivayetlerin Arapça'dan Türkçe'ye çevirildiğini hiç akıllarına getirmezler. Kuran'ı Arapça bilmeden anlayamazsın diyenler, Muhammed Peygamber'den yüzlere yıl sonra O'na ait olduğu rivayet edilen sözleri '' Meallerini '' okuyup sizlere anlatması tam bir çelişki. Sizlere Mealci demeleri aslında onlarında Mealci olmalarından kaynaklanmaktadır.

  Son olarak '' İlmin yetmez '' konusuna da değinmek isterim. Eğer sakalınız kısa ve ya yok ise ve ayrıca kafanızda bir takke yoksa, fiziksel olarak bir ilme sahip değilsiniz. Ayrıca Arapça'da bilmiyorsanız siz boş bir insansınız. Yani Kuran'ı anlayamaz, anlatamaz ve Kuran hakkında konuşamazsınız. Bu bağlamda sizin bir Tarikata vb. gibi insanlara ihtiyacınız var. Hal böyle olunca onlarda sizleri istediği yöne çekebilme şansına sahiptirler.
  Kuran, öğüt almamız için kolaylaştırılmış, üzerinde düşünmemizi tavsiye etmiş ve ilmimizi geliştirmemiz için Allah'a dua etmemizi söylemiştir. Şimdi bu ayetlere akalım;

- Doğrusu şu ki, Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı öğüt alan? (54:17-22-32-40) Bu ayet bu sure içinde ısrarla vurgulanmasının sebebi nedir? Lütfen düşünelim.

- Açıklama-göstergeler ve hikmetli Kitaplarla... İnsanlara, kendilerine indirileni açığa vurmak için sana Zikri indirdik, belki düşünürler. (16:44)

- Hak hükümdar Allah çok yücedir! Sana vahyedilmesi tamamlanmadan önce Kuran'la hükmetmeye acele etme ve '' Rabbim, ilmimi arttır'' de.

  Yukarıda paylaşmış olduğum üç ayet bizlere kısaca göstermektedir ki;
- Kuran'ın anlaşılması için kolay olduğu
- Üstünde düşünmemiz gerektiği
- İlmimizi artırmamız yani kendimizi geliştirmemiz için dua etmemiz gerektiği sonuçları çıkmaktadır.

  İlim sahibi olmak bizim çabamıza bağlı. Kendimizi geliştirip çabalar isek Rabbimizin de yardımı ile kendimizi geliştirebiliriz.

  Son olarak Kuran'ı nasıl okumamız gerektiğini ve bence kendi dilimizde okuyup düşünmemizi gösteren ayeti paylaşıp, siz değerli arkadaşlarımı Kuran üzerinde düşünmeye davet ediyorum.

- ... Kuran'ı da özenle düşüne düşüne oku (73:4)

   Kaynaklar: 
- Dr. Sonia Cihangir (Sonsuz Rahmet Kuran Meali )
- Edip Yüksel ( Mesaj Kuran Meali )
- Hadis tarihi için bkz: ( https://tr.wikipedia.org/wiki/Muhammed_el-Buh%C3%A2r%C3%AE )
- ( https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCt%C3%BCb-i_Sitte )
- Kuran'da düşünmenin geçtiği ayetler için bkz: ( https://yenidenergenekon.com/kuran-i-kerimde-dusunmek-ile-ilgili-ayetler/
               

Yorumlar

  1. eger bir konuda bilgi vermek istiyorsan tabi ki o konuda bilgi sahibi olman gerekir.kur an arapca ise ve eger sen kafana gore fetva ve islamiyet hakkkinda bilgi vermek istiyorsa nasil olabilirde anlamadigin bir dille yazilmis olan kuran da kendine gore bisiler paylasiyorsun.ilim sahibi tabi olmak zorundasin.2 senelik gooogle islamiyetciligle bu isler yurumez.matematik ogretmeni olmak isteyen bi insani 1 senelik bilgisi ile ogretmen yapmiyolar.senin sevgilu peygamberimiz den bahsederken bile kullandigin tabir bile ne kadar bilgisiz oldugunu gosteriyor.dilerim ki senin gibileri dinleyip te okuyup ta sasiran mazaallah dinden cikan insanlar olmaz.bu cahilliginle anca fitne yayarsin.adamlar kucuk yastan beri bunun eğitim ini alcak 7 yasinda hafiz lik yapacak senin kadar ukalalik yapmiyolar.rabbbim senin gibi fitncelere firsat vermezsin.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ATALAR DİNİNİ İZLEMEK

Tüm insanlar, doğduğu ve büyüdüğü ailenin öğrettikleri ile o ülkenin veya bölgenin dinini, kültürünü ve yaşam tarzını benimser. Bu hemen hemen herkes için aynıdır. Bu yüzden çocukluk döneminde bize aşılanan ne ise onunla yaşarız. Sorgulama gibi bir uğraşa çoğu insan girmez. Karşı olduğu politik bir duruma cephe alarak diğer safta durmak, sorgulayıp neyin doğru veya yanlış olduğuna bakmaz. Din, tüm dünyada hemen hemen atalarımızın üzerine ne bulduysak onu öğretir ve buna sımsıkıca bağlanır. İşin püf noktası burası. Ya atalarımız doğru yol üzerinde değildiler ise?! Kuran bu konuda bizi özgür kılarak sorgulamaya teşvik eder. Şimdi aşağıdaki peygamber örneklerinden bakarak atalar dinini inceleyelim. NUH PEYGAMBER Halkın ileri gelen inkarcıları, “Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Üzerinize egeme olmak istiyor. Allah dileseydi bir melek indirirdi. İlk ATALARIMIZDAN böyle bir şey işitmedik.  (23:24) HUD PEYGAMBER Dediler ki: “ Sadece Allah’a edelim ve atalarımı