Ana içeriğe atla

Gerçek Ehli Sünnet

Bilindiği üzere kendini dine adayan insanlar ilk olarak Ehli sünnet ile tanışırlar. Benim gördüğüm bu. İlk önce ehli sünnet ne demek ona bakalım.
Dinini sünnet doktrinine dayalı ve tüm dünyada % 85’lik bir kısmını oluşturan bir inanç. Bu sünnet inancı tabiki kendi içinde de parçalara bölünmüş ve iki kola ayrılmış. Sünnilik ve Şiilik. Tabi bu da kendi içinde farklı mezhep gruplarına bölünmüşler. Hanefi,Şafi,Maliki,Hanbeli.
Şimdi bu kendini Ehli sünnet yapanlar tabiki de kendi kurallarını ve yöntemlerini oluşturmuşlar. Sünniler tüm sahabeden gelen hadisleri kabul ederken, Şiiler sadece On İki imamdan gelen hadis rivayetlerini kitaplarına almışlar. Bu yazdığımdan da anlaşılacağı gibi parçalara ayrışmış ve dağılmış bir İslam dinini yaşatıyorlar.

Sözde uydurdukları Ehli sünneti, kendileri bile halkıyla yaşamıyorlar. Her fırsatta birbirlerine taş atıyorlar. Biri kendini diğerinden üstün görüyor. Haramları ve helalleri farklı. Kısacası bu uydurulan Ehli sünnetin Muhammed Peygamber ile alakası olmadığı güneş gibi açık.
Ben bu konuya şu açıdan da bakmak istiyorum. Ruhbanlık. Konu ile ilgili Araştırma yaparken Ruhbanlık aklıma geldi ve ayetleri incelemeye başladım. ayet şu şekilde:

– Sonra onların peşinden, ard arda elçilerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı da gönderdik ve ona İncil’i verdik. Onu izleyenlerin gönüllerine şefkat ve merhamet koyduk. Fakat, bizim kendileri için onaylamadığımız bir ruhbanlık uydurdular. Halbuki onlardan sadece ALLAH’ı hoşnut edecek hususlara uymalarını istemiştik. Üstelik ruhbanlığa hakkıyla da uymadılar. Aralarından gerçeği onaylayanlara ödüllerini verdik; ancak çokları yoldan çıkmışlardı.(57:20)

Yukarıdaki ayet İncil’i izleyenlerin gönüllerine “şefkat ve merhamet koyduk.“ bölümü, Allah’ın sözlerini izleyenlerin kalplerinin rahat olacağını söylüyor. Fakat diye devam edildikten sonra, uydurdukları Ruhbanlığa hakkıyla uymadıkları belirtiliyor. İşin kilit noktası burası! Allah’a ve O’nun elçisine daha yakın olmak için uydurdukları Ehli Sünnete bile hakkıyla uymadılar. Böldüler ve parçaladılar. Hatta Allah’a şirk koşar hale getirdiler. Tıpkı Ruhbanlık sınıfının yaptığı gibi. Bu yüzden bu ayet bu bağlamda değerlendirilebilir. Allah bizleri eskilerin yaptıklarını göstererek uyarıyor.

Ehli Sünnet öğretilerinin içinde nasıl bir Muhammed profili istiyorsanız o var. Hem iyi hem kötü, sapık, katil ruhlu, bir başka yerde, kuşu ölen çocuğa teselliye giden bir insan. Kendi zalimliklerini Muhammed Peygamber yaptı bizde yapalım diyerek örten kimseler. Şimdi, Uydurdukları bu Ehli sünnetin Muhammed Peygamberin bir ilişkisinin olmadığını gösteren ayete bakalım.

– Dinlerini parçalara ayırıp mezhep mezhep olanlarla senin hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ALLAH’a kalmıştır; sonra onlara durumlarını haber verecektir.(6:159)

Kuran ve ehli sünnet arasında da farklar vardır. Örnek olarak vermek gerekirse; dinin tek kaynağı Kuran iken, onlara göre hadis ve sünnette var. Bir başka örnekte kadınlarla vermek isterim. Ay başı gelmiş bir kadın namaz kılamaz ve Kuran okuyamaz. Ama Kuran bu konudan bahsetmez. Sadece cinsel ilişki konusunda geçer. Kadın Cuma namazına gitmesi gerekmez, Ama Kuran “ Ey İman edenler”(62:9) diyerek tüm inanaları çağırır. Size daha çok sayabilirim ama bu liste konusunda, konuyu çok genişletmek istemiyorum. Zaten bu Ehli sünnet sadece Kuran ile değil, kendi içlerinde de çelişki içinde.
Son bölümde gerçek Ehli Sünnet yani Gerçek Muhammed Peygamber takipçisi kimdir ve nedir? Buna değineceğim.
Gerçek peygamber takipçisi sadece ve sadece Kuran’a sarılarak olabilir. O’nu taklit ederek değil. Ülkesine özgü kıyafetleri giyen birisini takip edip bu sünnettir diye giyip dini sömürenler aslında Muhammed’in en büyük düşmanları. O’nu seviyoruzu kullanarak dini değiştirenler Allah’a ve Elçiye en büyük iftiraları atanlar bu kesimler.

– Başka bir şeyi uydurup bize yakıştırman için nerdeyse seni sana vahyettiğimizden ayırıp saptıracaklardı. İşte o zaman seni dost edineceklerdi.
– Seni sağlamlaştırmasaydık, onlara neredeyse bir parça meyledecektin.(17:73-74)

Yukarıdaki ayette ki mesaj çok net. Bizleri bu Allah’ın sözüdür diye şu anki islam dünyasının durumu ortada. Siz arkadaşınıza sadece Kuran derseniz sizle konuşmaz ama hadis derseniz sizi dost edinir. Allah’ın vahyi Muhammed Peygamberi sağlamlaştırdı.
Son olarak Muhammed’in bu uydurulan Ehli sünnetle bir ilişkisi olmadığını ayetler ile de gördük. Aşağıdaki ayet ile makalemi sonlandırıyor. Gerçek bir Muhammed Peygamber takipçisi olmak istiyorsanız, O’na inen mesaja sımsıkı sarılın. Çünkü O sadece öyle yaptı.

– Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, yoldan çıktıklarından ötürü onlara azap dokunacak.
– De: “ALLAH’ın hazineleri benim yanımda demiyorum size. Gizlilikleri de bilmiyorum. Size, bir melek olduğumu da söylemiyorum. Sadece bana vahyedileni izliyorum.” Şunu da söyle: “Kör ile gören bir mi?” (6:49-50)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ATALAR DİNİNİ İZLEMEK

Tüm insanlar, doğduğu ve büyüdüğü ailenin öğrettikleri ile o ülkenin veya bölgenin dinini, kültürünü ve yaşam tarzını benimser. Bu hemen hemen herkes için aynıdır. Bu yüzden çocukluk döneminde bize aşılanan ne ise onunla yaşarız. Sorgulama gibi bir uğraşa çoğu insan girmez. Karşı olduğu politik bir duruma cephe alarak diğer safta durmak, sorgulayıp neyin doğru veya yanlış olduğuna bakmaz. Din, tüm dünyada hemen hemen atalarımızın üzerine ne bulduysak onu öğretir ve buna sımsıkıca bağlanır. İşin püf noktası burası. Ya atalarımız doğru yol üzerinde değildiler ise?! Kuran bu konuda bizi özgür kılarak sorgulamaya teşvik eder. Şimdi aşağıdaki peygamber örneklerinden bakarak atalar dinini inceleyelim. NUH PEYGAMBER Halkın ileri gelen inkarcıları, “Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Üzerinize egeme olmak istiyor. Allah dileseydi bir melek indirirdi. İlk ATALARIMIZDAN böyle bir şey işitmedik.  (23:24) HUD PEYGAMBER Dediler ki: “ Sadece Allah’a edelim ve atalarımı

ARAPÇA ŞART MI?

  Herkese selamlar. Bu konuyu ele almamdaki sebep insanların sürekli bizlere,  ''sen arapça bilmiyorsun, sen yorum yapamazsın senin ilmin yetmez'' şeklinde yapılan eleştirilere cevap vermek istememden dolayıdır. İnşallah bunlara cevap vermeye çalışacağım.   Öncelikle Kuran bizlere Arapça öğrenmemiz veya bilmemiz zorunluluğu getirmez. Kuran Arapça indi çünkü indiği yerde konuşulan dil Arapça idi. Bu bağlamda bir kaç ayet ile Kuran'ı kimler anlayamaz ilk önce ona değinmek istiyorum. - Şüphesiz, kafirleri uyarsan da uyarmasan da onlar için hep aynıdır, iman etmezler. - Allah da onların kalplerini ve duyularını kapatmıştır. Görüşleri de bulanıktır ve onlara büyük azap vardır. (2:6-7) - Onlara, '' Allah'ın indirdiğine uyun '' dediğinde, '' Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız'' derler. Peki ya onların ataları bir şey akıl edememiş ya da doğru yol bulamamışsa? - Kafirlerin durumu, çobanın haykırışını işiten ama o