İslam dünyasında bilindiği üzere bir çok farklı görüş var. Her ülke ve ülkenin içinde de farklı bölgelere göre farklı bir “ İslam “ dini var. Kısacası İslamın içinde binlerce farklı İslam dini var.
İslamım farklılaşmasındaki temel sebep ise Din adamları ve siyasi görüşünden kaynaklanmaktadır. Herkes kendi İslam dinini yaratarak insanlara yarattıkları dini aşılamışlardır. Bu yüzden Allah’ın bizlere öğrettiği din, Allah’a öğretilmeye başladı.
Dini indiren ve öğreten Allah ama Allah’ın dinini beğenmeyip O’na din öğreten Din Adamları.
Şimdi bu konuyu Kuran açısından ele alacağız. Bakalım dini öğreten Allah mı? Yoksa Muhammed Peygamber mi? Yoksa Din Adamları mı?
– De ki: “ALLAH’a dininizi mi öğretiyorsunuz? ALLAH göklerde ve yerde olanı bilir. ALLAH her şeyi bilendir.”
– Müslüman (teslim) oldular diye seni minnet altında bırakmak istiyorlar. De ki: “Müslümanlığınızı başıma kakmayın. Aslında, sizi gerçeği onaylamaya ulaştırdığı için ALLAH sizi kendisine borçlu görür, eğer doğru kimselerseniz.” (49:16-17)
Yukarıdaki ilk ayette Allah’a din öğretenlere bu soru ile meydan okumaktadır. Din tam ve eksiksiz gönderen Allah’a din öğretmenin O’na şirk koşmak olduğu çok açık. Hemen ardındaki ayette ise bugünkü Müslümanların örneğini gözler önüne sermekte. Kendini dini iyi bildiğini zanneden din adamları, ve “biz Müslümanız Elhamdulillah bize bişey olmaz, biz garanti cennete gideceğiz” gibi konuşanları “ Müslümanlıklarını başa kakmamaları “için uyarıyor.
Şimdi bir kaç ayet ile Kuranı kimin okuyup açıkladığını gösteren ayetleri inceleyelim.
– Onu aceleye getirip dilini oynatma.
– Onu toplamak da okutmak da bize düşer.
– Biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşunu izle.
– Sonra, onu açıklamak da bizim görevimizdir.
(75:16-19)
Başka bir ayette ise Allah, Muhammed peygambere “ Anlamak için acele etmemesi “ gerektiğini belirtiyor.
– Gerçek Yönetici olan ALLAH çok yücedir. Sana vahyi tamamlanmadan önce Kuran’ı (anlamak için) acele etme ve, “Efendim, bilgimi arttır” de. (20:114)
Bu ayet bizler içinde bir ışık niteliğinde. Kuranı anlamak için aceleci olmamanız gerektiğini sabırlı bir şekilde Rabbimizden de yardım ile O’nu özellikle kendi dilimizde okuyalım ki anlayalım.
Şimdi bu konuyu Muhammed Peygamber açısından ele alacağız. O’nun halkında Kuran bizlere neler anlatıyor birlikte ele alacağız.
– Sen daha önceki hiçbir kitabı okumuyordun ve onları elinle de yazmıyordun. Bu durumda, yanlışı savunanların kuşkulanması için bir bahane oluşacaktı.
– Gerçekte o, kendilerine bilgi verilmiş olanların göğsünde apaçık ayetlerdir. Zalimlerden başkası ayetlerimizi reddetmez.
– “Ona Efendisinden bir mucize inmeli değil miydi?” dediler. De ki: “Mucizeler ALLAH’ın katındadır. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
– Bu kitabı sana indirmiş olmamız ve kendilerine okunması onlara yetmez mi? Bunda gerçeği onaylayan bir toplum için bir rahmet ve öğüt vardır.
(29:48-51)
Yukarıdaki ayetler o dönemki Müşrikler ile bu dönemki müşrikleri mükemmel bir şekilde özetliyor. Allah’ın kitabını yeterli görmeyen müşrikler ayette de görüldüğü gibi farklı bir mucize istiyorlar ancak sonraki ayette, Kitabın yeterli olduğunu açıklıyor. Günümüz müşrikleri ve din adamı kılığındaki şeytanın askerleri ise uydurdukları din külliyatı ve kurallar ile Allah’ın kitabını yetersiz gösteriyorlar.
Şimdi Muhammed’e Kuran’ı kimin öğrettiğini gösteren şu ayetleri inceleyelim;
– Arkadaşınız (Muhammed) ne sapmıştır, ne de azmıştır.
– O (Kuran) ancak ve ancak bildirilen bir vahiydir.
– Ne de fanteziden konuşmaktadır.
– Onu, büyük güce sahip olan öğretmiştir.
(53:2-5)
Yukarıdaki ayetler Muhammed Peygamberin asla Din adına bir hüküm koyması, kendi hevesine göre konuşmaması gerektiğini belirtiyor. Ve dini O’na Allah’ın öğrettiğini de son ayette gözler önüne seriyor. Ayrıca Muhammed Peygamber ile ilgili konuyu özetleyen şu ayet ile bu konuyu bitiriyorum.
– ALLAH’ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptıracaktı. Onlar, yalnız kendilerini saptırır; sana hiçbir zarar veremezler. ALLAH sana kitap ve bilgeliği indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. ALLAH’ın sana olan lütfu büyüktür. (4:113)
Son bölümde ise Muhammed Peygamberin Kuran vahyinden önceki durumu ve ne ile yola geldiğini gösteren ayetleri ele alacağız.
– Biz böylece sana katımızdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir gerçeği onaylama nedir bilmezdin. Ancak onu, dilediğimiz kulları doğruya ulaştıran bir ışık kıldık. Sen elbette doğru yola kılavuzluk ediyorsun. (42:52)
– Seni yolunu şaşırmış olarak bulup doğruya iletmedik mi? (93:7)
Allah, Muhammed Peygamberi Kuran ile karanlıktan aydınlığa çıkarıyor. Ve aşağıdaki “İNŞİRAH” suresi ile O’nu sakinleştirip, şanını yükselttiğini anlatıyor.
İnşirah ( Sakinleştirme ) Suresi
– Göğsünü genişletip seni sakinleştirmedik mi?
– Üzerindeki yükünü indirmedik mi?
– Ki belini bükmüştü.
– Senin şanını yükseltmedik mi?
– Elbette kolaylık zorlukla birliktedir.
– Evet, kolaylık zorlukla birliktedir.
– Ne zaman fırsat bulursan uğraş ver.
– Ve sadece Efendini arzula.
Bu sureyi paylaşmamdaki amaç Kuran’ın bizi bütün yüklerden kurtarıp bize Kuran ile yücelteceğini göstermek istedim.
Son olarak, Allah’a din öğretenlerin ve uydurdukları dini Allah’ın dini diye satan sakallı cübbeli din adamlarını, Kuranı bırakıp uydurma hadis külliyatını takip eden, Allah’ın ayetlerini yeterli yeterli görmeyip, hadis külliyatını ve din adamlarının sözlerini onaylayanların, “ müjdelenen acı azabı “ gösteren ayetler ile sözlerimi bitiriyorum.
– Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH’ın ayetleridir. ALLAH’tan ve ayetlerinden sonra hangi HADİSİ onaylıyorlar?
– Vay haline her uydurukçu günahkarın!
– Kendisine okunan ALLAH’ın ayetlerini işittikten sonra, sanki onları hiç işitmemiş gibi büyüklük taslayarak direniyor. Onu acı bir cezayla müjdele.
– Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onu alaya alır. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
– Onları cehennem beklemektedir. Ne işledikleri şeyler, ne de ALLAH’tan başka edindikleri dostlar onları kurtarabilir. Onlar, acı bir azabı haketmişlerdir.
– Bu bir rehberdir. Rab’lerinin ayetlerini inkâr edenler için iğrenç ve acı bir azap vardır.
(45:6-11)
KAYNAK: Edip Yüksel “Mesaj Kuran çevirisi,”Emre Dorman “Allah’a Öğretilen Din” ve kendi düşüncelerim…
İslamım farklılaşmasındaki temel sebep ise Din adamları ve siyasi görüşünden kaynaklanmaktadır. Herkes kendi İslam dinini yaratarak insanlara yarattıkları dini aşılamışlardır. Bu yüzden Allah’ın bizlere öğrettiği din, Allah’a öğretilmeye başladı.
Dini indiren ve öğreten Allah ama Allah’ın dinini beğenmeyip O’na din öğreten Din Adamları.
Şimdi bu konuyu Kuran açısından ele alacağız. Bakalım dini öğreten Allah mı? Yoksa Muhammed Peygamber mi? Yoksa Din Adamları mı?
– De ki: “ALLAH’a dininizi mi öğretiyorsunuz? ALLAH göklerde ve yerde olanı bilir. ALLAH her şeyi bilendir.”
– Müslüman (teslim) oldular diye seni minnet altında bırakmak istiyorlar. De ki: “Müslümanlığınızı başıma kakmayın. Aslında, sizi gerçeği onaylamaya ulaştırdığı için ALLAH sizi kendisine borçlu görür, eğer doğru kimselerseniz.” (49:16-17)
Yukarıdaki ilk ayette Allah’a din öğretenlere bu soru ile meydan okumaktadır. Din tam ve eksiksiz gönderen Allah’a din öğretmenin O’na şirk koşmak olduğu çok açık. Hemen ardındaki ayette ise bugünkü Müslümanların örneğini gözler önüne sermekte. Kendini dini iyi bildiğini zanneden din adamları, ve “biz Müslümanız Elhamdulillah bize bişey olmaz, biz garanti cennete gideceğiz” gibi konuşanları “ Müslümanlıklarını başa kakmamaları “için uyarıyor.
Şimdi bir kaç ayet ile Kuranı kimin okuyup açıkladığını gösteren ayetleri inceleyelim.
– Onu aceleye getirip dilini oynatma.
– Onu toplamak da okutmak da bize düşer.
– Biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşunu izle.
– Sonra, onu açıklamak da bizim görevimizdir.
(75:16-19)
Başka bir ayette ise Allah, Muhammed peygambere “ Anlamak için acele etmemesi “ gerektiğini belirtiyor.
– Gerçek Yönetici olan ALLAH çok yücedir. Sana vahyi tamamlanmadan önce Kuran’ı (anlamak için) acele etme ve, “Efendim, bilgimi arttır” de. (20:114)
Bu ayet bizler içinde bir ışık niteliğinde. Kuranı anlamak için aceleci olmamanız gerektiğini sabırlı bir şekilde Rabbimizden de yardım ile O’nu özellikle kendi dilimizde okuyalım ki anlayalım.
Şimdi bu konuyu Muhammed Peygamber açısından ele alacağız. O’nun halkında Kuran bizlere neler anlatıyor birlikte ele alacağız.
– Sen daha önceki hiçbir kitabı okumuyordun ve onları elinle de yazmıyordun. Bu durumda, yanlışı savunanların kuşkulanması için bir bahane oluşacaktı.
– Gerçekte o, kendilerine bilgi verilmiş olanların göğsünde apaçık ayetlerdir. Zalimlerden başkası ayetlerimizi reddetmez.
– “Ona Efendisinden bir mucize inmeli değil miydi?” dediler. De ki: “Mucizeler ALLAH’ın katındadır. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
– Bu kitabı sana indirmiş olmamız ve kendilerine okunması onlara yetmez mi? Bunda gerçeği onaylayan bir toplum için bir rahmet ve öğüt vardır.
(29:48-51)
Yukarıdaki ayetler o dönemki Müşrikler ile bu dönemki müşrikleri mükemmel bir şekilde özetliyor. Allah’ın kitabını yeterli görmeyen müşrikler ayette de görüldüğü gibi farklı bir mucize istiyorlar ancak sonraki ayette, Kitabın yeterli olduğunu açıklıyor. Günümüz müşrikleri ve din adamı kılığındaki şeytanın askerleri ise uydurdukları din külliyatı ve kurallar ile Allah’ın kitabını yetersiz gösteriyorlar.
Şimdi Muhammed’e Kuran’ı kimin öğrettiğini gösteren şu ayetleri inceleyelim;
– Arkadaşınız (Muhammed) ne sapmıştır, ne de azmıştır.
– O (Kuran) ancak ve ancak bildirilen bir vahiydir.
– Ne de fanteziden konuşmaktadır.
– Onu, büyük güce sahip olan öğretmiştir.
(53:2-5)
Yukarıdaki ayetler Muhammed Peygamberin asla Din adına bir hüküm koyması, kendi hevesine göre konuşmaması gerektiğini belirtiyor. Ve dini O’na Allah’ın öğrettiğini de son ayette gözler önüne seriyor. Ayrıca Muhammed Peygamber ile ilgili konuyu özetleyen şu ayet ile bu konuyu bitiriyorum.
– ALLAH’ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptıracaktı. Onlar, yalnız kendilerini saptırır; sana hiçbir zarar veremezler. ALLAH sana kitap ve bilgeliği indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. ALLAH’ın sana olan lütfu büyüktür. (4:113)
Son bölümde ise Muhammed Peygamberin Kuran vahyinden önceki durumu ve ne ile yola geldiğini gösteren ayetleri ele alacağız.
– Biz böylece sana katımızdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir gerçeği onaylama nedir bilmezdin. Ancak onu, dilediğimiz kulları doğruya ulaştıran bir ışık kıldık. Sen elbette doğru yola kılavuzluk ediyorsun. (42:52)
– Seni yolunu şaşırmış olarak bulup doğruya iletmedik mi? (93:7)
Allah, Muhammed Peygamberi Kuran ile karanlıktan aydınlığa çıkarıyor. Ve aşağıdaki “İNŞİRAH” suresi ile O’nu sakinleştirip, şanını yükselttiğini anlatıyor.
İnşirah ( Sakinleştirme ) Suresi
– Göğsünü genişletip seni sakinleştirmedik mi?
– Üzerindeki yükünü indirmedik mi?
– Ki belini bükmüştü.
– Senin şanını yükseltmedik mi?
– Elbette kolaylık zorlukla birliktedir.
– Evet, kolaylık zorlukla birliktedir.
– Ne zaman fırsat bulursan uğraş ver.
– Ve sadece Efendini arzula.
Bu sureyi paylaşmamdaki amaç Kuran’ın bizi bütün yüklerden kurtarıp bize Kuran ile yücelteceğini göstermek istedim.
Son olarak, Allah’a din öğretenlerin ve uydurdukları dini Allah’ın dini diye satan sakallı cübbeli din adamlarını, Kuranı bırakıp uydurma hadis külliyatını takip eden, Allah’ın ayetlerini yeterli yeterli görmeyip, hadis külliyatını ve din adamlarının sözlerini onaylayanların, “ müjdelenen acı azabı “ gösteren ayetler ile sözlerimi bitiriyorum.
– Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH’ın ayetleridir. ALLAH’tan ve ayetlerinden sonra hangi HADİSİ onaylıyorlar?
– Vay haline her uydurukçu günahkarın!
– Kendisine okunan ALLAH’ın ayetlerini işittikten sonra, sanki onları hiç işitmemiş gibi büyüklük taslayarak direniyor. Onu acı bir cezayla müjdele.
– Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onu alaya alır. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
– Onları cehennem beklemektedir. Ne işledikleri şeyler, ne de ALLAH’tan başka edindikleri dostlar onları kurtarabilir. Onlar, acı bir azabı haketmişlerdir.
– Bu bir rehberdir. Rab’lerinin ayetlerini inkâr edenler için iğrenç ve acı bir azap vardır.
(45:6-11)
KAYNAK: Edip Yüksel “Mesaj Kuran çevirisi,”Emre Dorman “Allah’a Öğretilen Din” ve kendi düşüncelerim…
Yorumlar
Yorum Gönder